Androjenlerin içinde en potent olan ve vücutta en yüksek düzeyde bulunan testosterondur. Ayrıca bu hormonun davranış ve duygudurum üzerine etkilerinin olduğu da bilinmektedir. Testosteronun agresif davranışın düzenlenmesinden sorumlu olduğu düşünülmekte ve bu işlevi serotonin ve kortizolle etkileşerek yerine getirdiği kabul edilmektedir. Klinik olarak hipogonadal ya da yaşlı erkeklerde testosteron eksikliğinin yorgunluk, libidoda azalma, irritabilite, uykusuzluk, depresyon gibi nöropsikiyatrik problemlere yol açabildiği görülebilmekte ve Testosteron Yerine Koyma Tedavisi ile bu belirtiler düzelebilmektedir. Depresyon ile testosteron arasındaki ilişki, Hipotalamo-Pituiter-Adrenal ve Hipotalamo-Pituiter-Gonadal eksenler arasındaki etkileşimle açıklanmaya çalışılmaktadır. Erkeklerde şizofreninin daha erken yaşta başlaması ve şizofreni insidansının da daha yüksek olması testosteronla ilişkiyi akla getirmektedir. Erkek şizofreni hastalarında negatif belirti şiddeti ile testosteron düzeyleri arasında negatif bir ilişki gözlenmekle beraber testosteron düzeyi düşüklüğünün hastalığın etyolojisine katkıda bulunup bulunmadığı ya da hipogonadizmin hastalık sürecinin bir sonucu olup olmadığı soruları henüz yanıtlanmamıştır. Alzheimer Hastalığı görülme riski ile testosteron düzeyleri arasında negatif bir ilişki olduğu da bildirilmiştir. Tüm bu veriler; erkeklerde androjenler içinde özellikle testosteronun agresyonun düzenlenmesi yanısıra şizofreni, depresyon ve Alzheimer Hastalığı belirtilerinin oluşumunda rolü olduğunu düşündürmektedir.