Fener Kalamış Cad. Belvü Apt. No: 75
K: 1 D:2 Kadıköy / İstanbul / Türkiye
Yol Tarifi Alın!                     

ESAS: Haloperidol yıllardır etkili bir antipsikotik olarak kullanılmakta olup halen akut dönemde parenteral tedavi gerektiren zor vakalarda ilk seçeneklerden biri olarak yerini korumaya devam etmektedir. Bununla birlikte depo formu, akut dönemde parenteral haloperidol tedavisi ile klinik stabilizasyon sağlanan ve tedavi uyumsuzluğu olan hastaların tedavisinde oldukça az oranda tercih edilmektedir. Dolayısıyla, halen etkili bir tedavi yöntemi olan haloperidolun depo formunun yan etkilerine dair bilgi güncellemesi yapılması, bu ilacın yeni ve farklı seçenekler arasındaki yerini tekrar dikkate almak açısından faydalı olacaktır.
 

METHODS: Hastanede yatırılarak akut stabilizasyonu takiben haloperidol depo formu ile tedavi edilen Şiddetli belirtili ve tedavi uyumsuzluğu olan 54 şizofrenili hasta bu çalışmaya dahil edildi. İlk olarak tanıyı doğrulamak için, DSM-IV Eksen I Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme (SCID-CV), Kısa Psikiyatrik Değerlendirme ölçeği (BPRS), klinik şiddeti belirlemek üzere Pozitif Belirtileri Değerlendirme Ölçeği (SAPS) Negatif Belirtileri Değerlendirme Ölçeği (SAPNS), İşlevselliği değerlendirmek üzere de İşlevselliğin Genel Değerlendirilmesi Ölçeği (GAF) kullanıldı. The Simpson-Angus Ölçeği (SAS) Ekstrapiramidal yan etkileri değerlendirmek üzere kullanıldı. İlk değerlendirme görüşmesi olan Vizit O hariç diğer tüm değerlendirmelerde plazma haloperidol düzeyleri ölçüldü. Ayrıca, metabolik etkileri değerlendirmek üzere bel çevresi, kilo, açlık kan şekeri, trigliserid, HDL, demir, hemoglobin (Hgb), prolaktin (PRL) ve HbA1c düzeyleri ölçüldü.
 

BULGULAR: Depo haloperidol tedavisiyle uzun dönemli takipte, BPRS, SANS, SAPS skorlarında önemli düzelmeler gözlendi. Doz zaman içerisinde azalmakla beraber plazma düzeyleri değişmeden kaldı ve belirti iyileşmesi sürdü. Nöroleptik malign sendrom yada akut distoni gibi belitiler gözlenmedi, SAS puanları tedavi süresince kabul edilebilir sınırlardaydı (μ = 1.40 ± 2.55). Kilo ölçümleri arasında anlamlı bir farklılık yoktu hatta 3 bel çevresi ölçümü arasında anlamlı bir farklılık vardı (p = 0.987). İlginç olarak, ilk bel çevresi ölçümü orta ve son ölçümden anlamlı olarak daha yüksekti (p = 0.002). Açlık kan şekeri, , trigliserid, HDL, demir, Hgb, PRL ve HbA1c çalışma boyunca değişik zamanlarda ölçüldüğünde sadece PRL düzeyleri haloperidol kullanımıyla zaman içinde artış gösterdi (p < 0.001). Yılın sonunda bu çalışmaya katılan hastaların %50 si hala haloperidol dekanoat kullanmaktaydı. Bu aynı zamanda hastaların yarısının da haloperidol dekanoat kullanmayı bıraktığı anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, bu hastaların sadece %18.5’u (n=5) bu ilacı ekstrapiramidal yan etkilerinden dolayı kesmişlerdi.
 

SONUÇ: Depo haloperidol, şiddetli belirtileri olan zor şizofreni hastalarında tedavi uyumunu iyileştiren etkili bir tedavi seçeneği olarak yerini korumaktadır. Haloperidol depo kullanımıyla hastaların uzun dönemdeki metabolik ve ekstrapiramidal yan etki profili genellikle güvenli sınırlardaydı. Elde edilen veriye göre, depo haloperidol tedaviye uyumu kötü olan şiddetli belirtili şizofreni hastalarının idame tedavisinde, yan etki anlamında da güvenilir bir tedavi seçeneği olmaya devam etmektedir.


Tam Metni görüntülemek için tıklayınız