Türkiye’de sağlık harcamaları ve özellikle de ilaç tüketiminin arttığına dair bilgiler kamuoyunda ve bilim çevrelerinde zaman zaman gündeme gelmektedir. Bunun olası sebepleri halkın ruhsal hastalıklar konusunda daha çok bilinçlenmesi ve doktora başvuruların daha çok olması şeklinde düşünülebilir. Ancak ilaçların kutu bazında tüketimi, yeni ve toplam psikotrop ilaç reçete sayılarına baktığımızda ortaya çıkan rakamlar, bu ihtimalin ötesinde ihtimallerin olabilirliğini de gözler önüne sermektedir. Özellikle de antidepresan tüketiminin artışı konusunda önemli veriler göze çarpmaktadır. IMS (Intercontinental Marketing Services) 2012 sağlık verilerine göre ülkemizde ilaç tüketimi katlanarak büyümektedir. Antidepresan tüketimi 2003 yılına kıyasla 2008 yılında %120, 2012 yılında ise %159 oranında artmıştır. Antipsikotik tüketimi 2007 yılında 7.20 milyon kutu iken 2012’ de %68.8 artışla 11.15 milyon olmuştur. İlaçların reçete sayısı bazında branşlara göre dağılımında ise son 2 yılda aile hekimlerinin psikiyatristlerden daha fazla sayıda antidepresan reçete etmekte olduğu ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda tüketilen ilaç sayılarına bakıldığında; mevcut sayıların psikiyatrik hastalıkların görülme oranları ile uyuşmadığı ve bu ilaçların gereksiz yere yazıldığı kanaatine yol açmaktadır. Etki mekanizmaları birbirinden farklı birçok farklı gruptan antidepresan olup hastaya hangi ilacın uygun olduğu, ilaç dozu, tedavi süresi ancak bir uzman doktor tarafından belirlenebilir. Her ilacın olduğu gibi antidepresanların da ciddi ve hatta ölümcül yan etkileri ortaya çıkabilir. Başka ilaç da kullanan hastalarda ‘ilaç etkileşimlerinin’ dikkate alınması da çok önemli olup özellikle çok ilaç kullanan yaşlılarda ciddi sorunlarla karşılaşılması mümkündür. Depresyonu da sadece bir antidepresan yazarak tedavi etmek mümkün değildir. Bu tablonun oluşmasında mevcut sağlık uygulama tebliğinde yer alduğı şekilde antidepresanların uzmanlık farkı gözetmeksizin tüm hekimler tarafından yazılabilmesi büyük bir etkendir. Ayrıca sağlık sisteminde eskiden beri süregelen bir yanılgı sonucu nörologlar psikiyatristler kadar psikotrop ilaç kullanımı konusunda yetkilendirilmiştir. Aynı hastanede birkaç psikiyatri uzmanı olsa bile nöroloji ilaç raporlarının %20’ lik kısmı psikotrop ilaçlar için düzenlenen raporlardan oluşmaktadır. IMS verilerine gore psikiyatristlerin gördüğü hasta sayısının yarısı kadar bir oranda psikiyatrik hasta tedavisi yapmaktadır. Mevcut uzmanlık eğitiminde nörologlar 3 aylık rotasyon dönemi hariç herhangibir psikiyatri eğitimi almamaktadır. Sadece 3 aylık psikiyatri eğitimi olan kişlerin birer psikiyatrist gibi hasta tedavi etmesine izin verilmesi hem sınır ihlallarine yol açmış hem de gereksiz ilaç kullanımının artışına katkıda bulunmuştur. Mevcut durumun düzeltilmesi gereği acil ve aşikardır. Psikotropların psikiyatri uzmanı tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda diğer hekimler tarafından yazılabilmesi ve reçetesiz satılmaması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu şekilde hem akılcı ilaç kullanımı doğrultusunda gereksiz ilaç sarfiyatı önlenebilecek hem de uzman olmayan kişilerin uygun olmayan durumlarda psikotrop ilaç yazması engellenerek kişilerin sağlıklarını risk altına sokan uygulamalara izin verilmeyecektir.