Amaç: Eşler arası uyumsuzluk, ayrılma, boşanma vakaları yüksek oranlarda rapor edilmekte olup belirli bazı sosyal becerilerin psikiyatrik bozuklukları olan hastalar arasında yaygın olduğu görülmektedir. Bu durum, düşük evlilik oranları ve evlilik uyumsuzluğu ile ilgilidir. Tekrar eden depresif bozukluklarda evlilik memnuniyetinin önemli ölçüde azaldığı belirtilmektedir. Bipolar bozukluğu olan bireyler arasında ayrılma ve boşanma ile sonuçlanan evliliklere sıklıkla rastlanmaktadır. Araştırmalar hamilelik, doğum yapma, annelik ve ailevi sorumluluklar gibi psikolojik, sosyal ve biyolojik faktörlere bağlı olarak evli kadınların evli erkeklerden daha fazla strese maruz kaldığını ortaya koymuştur. Evliliğin yükünün kadınlarda olması ve psikiyatrik bozuklukların evliliğe etkileri göz önünde bulundurularak psikiyatri kliniklerine yatırılan kadın ve erkek hastalarımızı, kadın hastaların erkek hastalarla karşılaştırıldığında boşanma oranlarının daha yüksek ve eşlerinin vereceği desteğin daha düşük olacağı varsayımına göre karşılaştırdık.
Yöntem: Şu anda evli olan veya daha önce evlilik geçmişi olan kadın ve erkek yatan hastaların evlilik geçmişlerini ayrıntılı olarak sorgulayan sosyo-demografik sorular sorulmuştur. İçgörü ve işleyiş de değerlendirilmiştir.
Bulgular: Hastaların 96’sı kadın 111’i erkekti. Örneklemdeki hastalar için konulan teşhisler şöyleydi: % 41,1 şizofreni, % 26,1 bipolar bozukluk, %11,5 NOS psikoz bozukluğu, % 9,2 depresyon. Bunların dışında kalanlar şizoefektif bozukluk, kuruntulu rahatsızlık, kaygı bozuklukları, uyum bozuklukları ve kişilik bozukluklarıdır. Erkeklerin ortalama yaşı 46,8 } 12,0 kadınlarınki 40 }10,9 (p=0.00). Hastalık süreleri erkekler için: 13,1•}10,3, kadınlar için: 10,3}8,6 (p=0.04). Ayrılma oranı kadınlarda önemli ölçüde daha fazladır (p=0.04). Eşten görülen şiddet kadın hastalarda önemli ölçüde daha fazladır (p=0.00). Alkol ve madde kullanım bozukluğu geçmişi erkek hastalarda önemli ölçüde daha yüksektir (p=0.003, p=0.02). Global İşlevselik Değerlendirme (GAF) puanları kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Şizofreni grubu içerisinde ayrılma ve boşanma oranları hastalık süreleri 10 yılın üzerinde olan kadın hastalarda önemli ölçüde daha yüksektir (p=0,02, p=0,04). Şizofren olan erkek hastalar arasında hastalık süresi ile ilgili herhangi bir önemli farklılığa rastlanmamıştır. Duygusal düzensizliği olanlardan faklı değildir.
Sonuç: GAF puanlarından elde edilen sonuçların kadınlarda erkeklere oranla daha yüksek olması kadınlarda ortalama yaşın daha düşük ve hastalık süresinin daha kısa olması ile açıklanabilir. Evli olan yada evlilik geçmişi olan kadın hastalar erkek hastalardan daha gençtir. Bu toplumumuzda yaygın olan kadınların erken evlendirilmesi ile açıklanabilir. Eşten görülen şiddet ve ayrılma oranları kadın hastalarda daha yüksektir. Bu bizim kadın hastalar için eş desteğinin daha düşük olduğu hipotezimizi desteklemektedir. Şizofren olan hastalarda hastalık süresi ile ayrılama/boşanma oranları arasında pozitif bir ilişki vardır. Bu zihinsel
olarak hasta olan kadınların damgalanması ile ilgili olabilir. Duygusal bozuklukları olanlar arasında, ayrılma ve boşanma oranları cinsiyete göre farklılık göstermemektedir. Duygusal bozukluklar sosyal işleyişi daha az etkileyebilir.